Mustafa Çetin Baydar

Günümüzden tamı tamına doksan yıl önce 3 Temmuz 1919 günü Erzurum'un Batı’ya açılan kapısı olan Ilıca’da hummalı bir karşılama için ahali sokaklardadır.

Alman askeri yardımından kalma otomobilleri ile Ilıca'ya ulaşan Mustafa Kemâl ve arkadaşlarının ayaklarının altına halılar serilmiş, Vilâyet-i Şarkiyye Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti âzâları, hazırladıkları milli kongrenin, gelen misafirlerle kazandığı güç için birbirlerini tebrik etmektedir.

Mustafa Kemâl ve arkadaşlarının Erzurum'da çoşkun törenlerle karşılanışlarının üzerinden iki gün geçmiştir. Günlerden 5 temmuz Cumartesidir.

Esat Paşa Camii'nin cıvarında bulunan ve kal'a muhafızlığına ait küçük binada bir gizli toplantı vardır. Daha doğrusu Erzurum Kongresi henüz toplanmadan gizli bir komite faaliyete geçmiştir.

Kimdir bu gizli komite yapanlar ve Niçin Gizli kapaklı işler?

Geleceğin Ankara'sına hâkim olacak zihniyeti ve âtideki siyâsi kavgaların politik zeminini tayin etmesi bakımından bu toplantı, Erzurum-Ankara hattı'nın da kör yazgısını çizecektir.

Mustafa Kemal, Vilâyet-i Şarkiyya Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti’nden tek bir âzâ çağırmadığı gibi millî kongreyi yapan bölgeden de tek bir vatan evlâdını bu gizli komiteye almaz. Kimleri alır? İşte isimler:

Sabık Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf (Orbay); Erzurum Vâli vekili Münir (Akkaya); Sâbık İzmir Mutasarrıfı İbrahim Süreyya; Üçüncü Ordu Müfettişleri Miralay Kâzım(Dirik) ve Binbaşı Hüsrev(Gerede); Dr.Refik (Saydam); Sâbık Hakkâri Vâlisi Mazhar Müfit ve Kâzım Paşa (Karabekir).


Ayaklarının tozu ile Erzurum'da bir kongre hizbi kuran Mustafa Kemal ve arkadaşlarının hepsinin İttihat ve Terakki'nin muhalif grubundan olmaları, asker ve sivil bürokrasiye mensubiyetleri ve bir- iki istisna dışında Balkan ve Kafkasya kökenli oluşları bu hizbin kimliği hakkında bilgi vermektedir.

Birinci istisnanın Kâzım Karabekir olduğunu anlamışsınızdır.

Kâzım Karabekir siyâsi ideolojisini iki kaynaktan edindiğini, yazmış olduğu kitaplarda açıklar.

O, Ailevi gerekçelerle amansız bir 2.Abdülhamit düşmanıdır.

Bu düşmanlık Sultan Abdülaziz’in katlinde rol oynayan bir pehlivan yüzündendir. Bu pehlivanın, Kazım Karabekir’in o yıllarda Kastamonu vâlisi olan pederi eliyle saraya sokulduğu şûyu bulunca, aile zor durumda kalmıştır.

Kâzım Karabekir siyasete Balkan ihtilâlcileri arasında ısındı, siyasi akîdelerini de bu yönde, bir komitacı disiplini ile geliştirdi.

Kazım Karabekir Her Jöntürk gibi İkili oynamanın ustasıydı.

3.Ordu mirlivası (Tugay kumandanı) imzası ile İstanbul’a (Makamı Celili Sedaretpenahiye)

hulus çakan raporunda:

Vilayatı Şarkiye Erzurum kongresini şarki eyaletin milleti toplamıştır. Elyevm yetmiş kadar âzası ile Erzurum'da hali ictimada bulunan kongre, M. Kemal Paşa ve Rauf bey henüz İstanbuldayken ve hatta buraca isimleri bile işidilmemişken büyük ve hunin tehlikelerin vukua geleceğini muhakkak addeden Şarki Eyalâtın halkının karar ve teşebbüsleriyle vukua gelmiştir. Bu toplanışda siyasi veya şahsi hiçbir tesirin mevcut olmadığı kat'iyyen anlaşılmıştır.



Karebekir, Erzurum Kongresinde neşv ü nemâ bulan, giderek ülkenin kaderine hâkim olan Mustafa Kemâl hizbinin ileride kurbanı olacaktır. Ancak bu hizbi millete takdim eden onları ülkenin egemeni haline getiren de odur.

Tek parti diktatörlüğünün bugün dahi izleri silinmeyen temelleri 5 temmuz 1919 tarihinde Erzurum'da atıldı. Bir yanda milleti temsil eden umumi heyet (Meclis), öte yanda hakiki egemen ve çevresinin oluşturduğu komite.

Demokrasiye geçişten sonra dahi- bir iki istisna dışında- bu tablo korunmuştur.

Erzurum kongresi gizli komitesine ulaşan hayâti haberler dahi kongre umûmî heyetinden gizlenir.

Kara Vâsıf, Bekir Sâmi ve Hâlide Edib'in Erzurum Kongresi’nden Amerikan Mandası Talebinde bulunma yolunda karar çıkarmayı isteyen mektupları, müzâkerâta dahil edilmez, buna mukâbil, gerekli müzâkereler gizli komite tarafından yapılır. Hatta ülkenin geleceğini alâkadar eden bazı yazışmalar bu gizli komite üyelerince imzalanır.

Erzurum-Ankara hattındaki bu prototip, bilâhere Millet-Ankara hattına taşınacaktır. Model gizli devlet erki modelidir. Bir başka değişle görünmeyen ve denetlenemeyen egemenlerin boyunduruğu.

Yeni Türkiye'nin açık bir rejimle idâre edilmesi ülküsü, Erzurum kongresinde, henüz doğmadan öldü. Erzurum Kongresi sivil ruhu ise Sivas'ı geçemediˆ

Mustafa Kemal’le birlikte 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a Gelen Rauf Bey (Orbay) “Erzurum’a geldiğimizde gelecekle ilgili kafamızda hiçbir fikir netleşmemişti” diyerek Erzurum kongresinin onları nasıl yönlendirdiğini anlatır.

Peki! Erzurum kongresindeki sivil irade nasıl yok edildi?



Alman eksenli siyaset kadrolarının (Talat, Cemal, Sait Halim, Dr.Bahattin Şakir v.b.) Ülke haricine kaçarak canlarını kurtarmaya çalışırlarken , meydanı de yeni Efendi İngilize terk etmiş oluyorlardı.

Nitekim Kazım Karabekir, 3 Temmuz 1919 günü İngiliz ajan Yarbay Rawlinson’la Erzurum’da yeni başlayacak dönem üzerine pazarlık masasına oturacaktır.

Ve akabinde de Mustafa Kemal’e “Emrinizdeyim Paşam” selamı vererek mutabakatın ilk uygulaması gelecektir.

Silahını teslim etmemiş son Osmanlı Ordusu’nun hükmettiği şehir olan Erzurum’dan Mustafa Kemal’in böylece lider olarak çıkarılması “İngiliz yönlendirmeleri”nin bariz izlerini taşımaktadır.

Şeriatcılıkla başlayıp ardından “egemenlik milletindir” sloganı ile Cumhuriyetçiliğe geçen, nihayet tek parti diktatörlüğüne uzayan yolun parke taşlarını da İngiliz siyasi zekâsının döşediğini söylemek fazla abartılı sayılmaz.

0 yorum: